Çok gecikmiş bi yazıyı daha fazla ertelemek istemedim.. Burada bir kitap etkinliğine katılmıştım..Hayli keyifli olmuştu..Etkinliğe katılanlar birbirine hediye kitap göndermişti..Sevgili Cherryblossom'da bana bu kitabı göndermişti..Kitap hakkındaki düşüncelerimi uzun uzun yazmıştım ama blogların kapanması sürecinde taslaklarım silindiği için sonrasında yayımlayamadım..Yağmurlu bir sabah vaktinde tarçınlı kurabiyem ve elmalı çayımın eşliğinde bugüne kısmetmiş :) Efsaneleşmiş aşk hikayelerinde erkekler ön planda olurken bu hikayede Züleyha ön planda..Yusuf ile Züleyha hikayesini tefsirlerle,peygamberler tarihinde ve sair yazarların hikayelerinde okuduk..Ama bu sefer başka..Kadın bir yazar Nazan BEKİROĞLU'ndan okumak doyumsuzdu.. |
Züleyha'nın dünyasına ilk defa bu kadar yakın oldum..Bazen nefret ettim belki ama daha çok acısını yüreğimde hissettim.. Sadece kaleme aldığı için değil yaşatmayı ve hissettirmeyi başardığı için Nazan BEKİROĞLU'nun yüreğine sağlık.. |
Kitapta geçen ve beni çok etkileyen bölümü sizlerle paylaşmak istedim.. Bir gün Züleyha, ki o artık Yusuf'un özlemiyle bütün serveti ve bütün gücü de, gençliği ve güzelliği gibi kendisini terk etmiş bir kadındı, bir zamanlar görkemli alaylar eşliğinde ve bir ışık topu halinde geçtiği kentinin sokaklarından sessizce geçiyordu. Adımları hastalıklı ve ağırdı. Acımasız bir yaşlılık ve çok kollu bir ahtapota benzeyen hastalık tarafından kuşatılmışsa da kalbinden daha fazla acıyan bir yeri yoktu. Züleyha hala aşktı. Ateşe düşen yaş kütüğün önce boğula boğula, sonra alev alev, sonra köz, yanması gibi Züleyha da yanıyordu. Ne bir çığlık, ne bir şikayet. Çıt yok! Züleyha dayanıyordu. Züleyha'nın içinde büyüyen hu yangını, bunu kendisi de bilmiyordu. Bir ah'tı Züleyha sadece. Kelam yoktu, eylem yoktu. Yürüyordu ama yürüdüğü yolun mahiyetini henüz fark etmiyordu. Bütün istediği Züleyha'nın, kendisine Yusuf'tan haber getirecek birisiyle karşılaşmak, onun soluk alıp verdiği havayı içine çekmek, onun adımlarını ya da gözlerini iz düşürdükleri yerden toplamaktı. Züleyha böyle var oluyordu. Yittiğini zannediyordu da zahirini görenler, Züleyha böyle büyüyordu. O gün Züleyha, ki o artık ne zengin ne de genç ve güzel bir kadındı, çok kez ölmüştü de gövdesinde bir kez bile ölümü duymamıştı kalbinde, bacaklarındaki derman kesilince yavaş yavaş, olduğu yere çömeliverdi. Sırtını dayadı da bir duvara yumdu gözlerini. Gözlerinin önünden geçerken Yusuf'un dahil olduğu eski zaman düşleri, efendiyi köleye, köleyi efendiye dönüştüren hikayenin özeti. Züleyha bir sesle irkildi. Bir dilenciydi bu. Elinde asa, sırtında yırtık bir hırka vardı. Gözlerinde; düşenin dostu olan o yeganeden başkasına güvenmemenin emniyeti. Dedi: Züleyha, bir zamanlar ne kadar, hem ne kadar yardım ettiğin bu yoksulu sen elbet hatırlamazsın. Ölümün ürpertili uçurumunun kıyılarından tutup da geri çekiverdiğin onca muhtaç arasından bu silik soluk simayı elbette bulup çıkaramazsın. Ama sen şimdi ben olmuşsun. Belin bükülmüş, Mısır'ın aysız gecelerine benzeyen saçların beyazlamış, Nil'in pürüzsüz sathına benzeyen tenin buruşmuş. Yoksul düşmüşsün, aç ve yalnızsın. Keşke ben de senin yerinde olmuş olsam da ellerinden tutabilsem. Ama gel gör ki sana verebilecek hiçbir şeyim yok, kalbimin dışında. Böyle diyerek dilenci Züleyha'ya gülümsedi. Gülümsemesinde dilencinin şefkat vardı. Züleyha'nın kalbi Yusuf'u yitirdiğinden bu yana hiç olmadığı kadar genişledi. İlk kez Züleyha derin bir nefes alabildi. Ve bildi ki durur gibi görünen hayat, devamlı değişmektedir ve şehin gedaya (dilenciye) dönüşmesi zannedildiği kadar da zor değildir. Yeni bir deyim daha girdi Mısr'ın lisanına bu anlamda; Dilencinin Züleyha'ya gülümsemesi. |
Okudugum ve hic unutamayacagim en güzel kitaplardan biridir ve her zamanda herkese okumalarini tavsiye ederim ;)
YanıtlaSilEtkisinden cikamiyor insan bir süre...
Sevgiler
o zaman ben de bu kitabı okunacaklar sırasına alıyorum)) teşekkürler canımm...
YanıtlaSilben de okumak isterim,çok güzel bir konusu var...sevgiler..
YanıtlaSilcanim benim, yeni görüyorum bu yazini ve gercekten cok sevindim.. kitapla ilgili yazin uzun süre gelmeyince ben acikcasi begenmedigini ve o yüzden yazmadigini zannetmistim.. ve üzülmüstüm de tabii.. ama demek yazinin gecikmesi baska aksiliklerdenmis ve gördügüm kadariyla begenmissin de.. cok mutlu oldum :)
YanıtlaSilbu arada blogunun temasi da cok güzel olmus :) sevgiler..
KelebekGibi...En önemli özelliği etkilemesi zaten..Sanırım bende hiç unutmayacağım...
YanıtlaSilDokuztepe...Daha fazla zaman kaybetme tatlım sonra daha önce okusaydım diyeceksin çünkü (:
Filiz..Tavsiyemdir canım hem artık kızının ismi geçen bi hikaye daha büyük bi keyif verir değil mi?
cherryblossom..Canımm sana özür borçluyum çok zaman geçti affet ne olur..Bi bu kabahatim olsa mektup yazmayı erteliyorum bir de..Kitabı gerçekten çok beğendim favorilerim arasında güzel dileklerinle beraber kitaplığıma zenginlik katmış durumda..Çok değerli benim için tekrar teşekkür ediyorum..Temamı beğenmene memnun oldum sevgilerle (: